Category: ders notları


TÜRKİYE EKONOMİSİ
1)SON OSMANLI DÖNEMİ
1) Osmanlı’nın son döneminde ekonomisi çöktü, bunun sebepleri arasında savaşların ekonomiyi tahrip etmesi, ağırlaşan vergiler, sanayi devrimine ülkenin ayak uyduramaması, yeni ticaret yollarının bulunması, devletin para ve maliye politikalarını yanlış uygulaması, alınan borçların etkin kullanılamayarak dış borçlarının artması
2) Ülke çöken ekonomisini kurtarmak için dış borç almak zorunda kaldı. 2. Abdülmecid döneminde ilk defa Kırım savaşının finansmanı için 1854 yılında İngiltere’den dış borç aldı. (bazı kaynaklarda Fransa’dan da aldığı söyleniyor.)
3) Ülke artan dış borçlarını ödeyemeyeceğini açıkladı ki buna morataryum denir.Bu sebeple 1881’de yabancı ülke temsilcilerinden oluşan Düyun-u Umumiye idaresini kabul etmek zorunda kaldı. Düyun-u Umumiye İngiltere, Almanya, İtalya, Avusturya ve Fransa’dan oluşur. Düyun-u Umumiye Muharrem kararnamesi ile kurulmuştur.
4) Osmanlı’nın ekonomisinde en önemli gelir kaynağı tarım sektörüdür. Toprak sistemi miri ve mülki olarak 2’ye ayrılabilir. Miri araziler devlete ait bulunan ve gelirleri dirlik sistemi ile kamu görevlilerine bırakılan arazilerdir. Toprağın büyük bölümü miri arazidir ancak zamanla tüm dünyada etkisini gösteren klasik yaklaşımın etkisiyle bir miktar toprak özel mülkiyete geçmiş ve devletin toprak üzerindeki etkisi ve denetimi azalmıştır. Toprak sisteminin büyük bir bölümü dirlik, bir kısmı ise Müslümanlardan alınan öşür ve gayri Müslimlerden alınan haraç vergisine tabi tutulmuştur.
5)Osmanlı’da tarım sektörünün en büyük payını tahıl üretimi oluşturmaktadır ancak ekonominin genelinde olduğu gibi tarım sektörü de ülke ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde değildir. Bunun en temel sebebi ağır vergiler olarak gösterilebilir.
6)Osmanlı’da sanayi sektörü dünyaya ayak uyduramamış, sanayi küçük ölçekte kalmış, lider firmalar oluşturulamamış, ithal mallar ülkeye girmeye başlamış, sendikalaşma süreci oluşamamış, kapitülasyonlar artmış, korumacı ekonomik politikalar yerine serbest ticaret benimsenmiş. (klasik görüş bunu gerektiriyor ancak Osmanlı buna hazır değil, ülke yüksek üretim maliyetine karşı sanayileşmiş ve daha ucuza mal üreten ülkelerle yarışamıyor, ithalat artıyor, ihracat 0’a yakın)
7) Osmanlı son döneminde gelişme gösteren en önemli sektörü hizmet sektörüdür. (payı tarımdan büyük değil ancak en çok gelişen sektör niteliğinde) Bunun en temel sebebi yabancı yatırımcılara ve azınlıklara verilen haklardır. Yani hizmet sektörünün dinamiğini yabancılar oluşturuyor.
8) Dış ticaret noktasında en önemli pay tarımda görülmekte, ikinci olarak madencilik gösterilebilir. Ancak madeni hammadde olarak satıp işlenmiş olarak geri almamız büyük ölçüde refah kaybı meydana getiriyor. Tüm bu durumlar cari açığı artırıyor, ithalat fazla ihracat ise düşük düzeyde kalıyor. Dış açığı da dış borç alarak kapatmaya çalışmışlar ancak bu durum dış açığı daha da arttırır hale getirmiş.
9) Osmanlı devleti dış ticarette İngiltere, Fransa, İspanya gibi ülkelerle daha fazla ilişki kurmuştur. Dış borçlanmada ve sermaye girişlerinde Fransa ile daha sık ilişki kurulmuştur.
10) İlk banka 1856 yılında İngilizlerin desteği ile kurulan Fransız sermayedarların da katılmasıyla birlikte Bank-ı Osmani Şahane kuruluyor. Uzunca bir süre Merkez Bankası görevini yürütmüş. 1930’a dek, 1930’da Merkez bankası kurulmuştur. 1888 yılında ise tarım kredi koop. Yerine Ziraat bankası kurulmuştur. 1843’de ise kaime adı verilen ilk kağıt para basılmıştır.
11) Osmanlı’da ulaşım genellikle demiryolu ve deniz yolu ile sağlanmıştır. Demir yolu ulaşımında yapılanmayı yabancı yatırımcıların desteği ile gerçekleştirmiştir. Özellikle Almanların desteği ile.
2) 1923-1929 DÖNEMİ
1) Ülke kuruluş ve cumhuriyetin ilk yıllarında milli ekonomi modelini benimsemiştir.
2) 17 şubat 1923 tarihinde İzmir iktisat kongresi yapılmış. Devletin ekonomik yapısını belirlemede önemli rol oynamıştır. Ekonomik bağımsızlık kararı alınmıştır. Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa uzun süreli başarı sağlanamaz sözü bu kongrede. Yerli ve yabancı sermaye teşvik edilmeli ancak bu kapitülasyon ile yapılmamalı, ayrıcalık tanınmaksızın yabancı sermaye teşvik edilmeli. Tarım sektörü desteklenmeli, çiftçilerden alınan vergi (aşar, haraç) kaldırılmalı ve çiftçilere kredi imkanı artırılmalı, üretimde sübvansiyonlar artırılmalıdır. Sanayi sektörü geliştirilmeli, yabancı sermaye ile rekabet koşulu meydana getirilmeli. Tekeller kaldırılmalı, ticaret odaları kurulmalı, deniz ticareti koruma altına alınmalı ve ulusal deniz işletmeleri yeniden canlandırılmalıdır. Devletin desteği ile ticarethanelere ve işletmelere kredi sağlayan bir banka kurulmalıdır. Demir yolu ağı devletleştirilmeli ve yapımı için yol vergisi konulmalıdır. Alkol, tütün, tuz gibi malların satışı devlet tarafından yapılmalıdır. Nüfus artışı sağlanmalıdır. Bu gibi kararlar alınmış kongrede. Kongrede askeri kanat yer almamıştır. (M. Kemal hariç )
3) 24 temmuz 1923 yılında Lozan antlaşmasında ekonomik birçok konuya değinilmiştir. Kapitülasyonların kaldırılması, Osmanlı borçları, gümrük düzenlemeleri, savaş zararları, nüfus değişimi ve Musul sorunu şeklinde gösterilebilir. Lozan’da kapitülasyonlar ve deniz ticareti ile ilgili olan kabotaj ayrıcalığı da son bulmuştur. Dış borçlar 1929 yılında taksitlendirilerek ödenmeye başlanması kararıyla çözülmüştür. (86,5 milyon lira) Ancak bu miktar 1928 yılında cemiyet-i akvam tarafından düzenlenerek 8 milyon altın lira ödenmesi karara bağlanmıştır. Ödeme 1933’de başlamış son ödeme 1954 yılında yapılmıştır. Nüfus mübadelesi neticesiyle 1 milyondan fazla Rum değişim kararı ile ülkesine dönmüş ve bu ciddi miktarda istihdam kaybına neden olmuştur. Musul sorunu Lozan’da çözülememiştir. Lozan’da alınan bir diğer karar ise ticaret sözleşmesidir ki bununla birlikte Türkiye 5 yıl boyunca gümrük tarifelerini değiştirmeyecek, ithalat ve ihracatta belirlenen sınırlar dışına çıkmayacaktır.
4) Ülke 1930 yılına dek klasik sistemin etkisinde kalsa da 1930 yılında yaşanan büyük buhran ile devletçilik sistemine geçiş yaşanacaktır.
5) 1927 yılında teşvik-i sanayi kanunu çıkarılmış. Bununla birlikte girişimler uygun görülürse 10 hektara kadar karşılıksız arazi verilmesi, gümrük vergilerinden muaflık, haberleşme ve motor gücünün hükümetçe karşılıksız sağlanması gibi sübvanse edici teşvikler yapılmıştır.
6) Bu dönemde tarım sektörü oldukça gelişme göstermiştir. En temel sebebi ulusal birliğin sağlanması ve savaşların geride kalmasıdır. İzmir iktisat kongresinde alınan kararlar doğrultusunda öşür vergisi kaldırılmıştır 17 şubat 1925’de. Yasal düzenlemeler yapılmış toprak özel mülkiyete geçirilmiş, topraksız köylülere toprak verilmiştir. Ziraat bankası tarım sektörüne kredi vermiş ve tarım kredi koop. kurulmuştur. (1929 yılında kuruldu) Tüm bu gelişmelerle birlikte tarımsal gelir cumhuriyet ilanından büyük buhrana dek %9 oranında artış göstermiştir. İhracat oranı gümrük tarifeleri nedeni ile %20 civarında kalmıştır. İlk kez 1927 yılında tarım sayımı yapılmıştır. Tarım sektörü aynı Osmanlı son dönemi gibi lider sektör konumunda.
7) Sanayi sektörü her ne kadar gelişse de istenilen ölçüye gelememiştir. Bunun sebebi yine gümrük sıkıntısından kaynaklanmaktadır (lozan’da alınan 5 yıl kararı) Sanayi ve Maadin bankasının kurulması, teşvik-i sanayi kanunu, ihracata yönelik üretimde ara malların yurt dışından alınmasında vergide kolaylık sağlanması ve küçük esnafın korunması ve teşkilatlandırılması yapılan düzenlemelerdir. Tüm bu düzenlemelere rağmen en vasat sektör sanayi sektörü kabul edilir.
8) Bu dönemde dış ticarette yine Lozan’da alınan 5 yıllık karar neticesinde oldukça vasat durumda. Cari açık azalma seyrine gitse de hem ithalat hem ihracat bu dönemde Osmanlı’nın son dönemine nazaran azalmıştır. Ortalama ihracat ülke hasılasının %10.6’sını ithalat ise %11.4’ünü oluşturmaktadır. Yine tekrar etmekte yarar var ki sebebi 5 yıllık kota.
Dış ticarete dair düzenlemeler ise; devlet gümrük vergisinde düzenlemeye gitmiş %15’den %40’a artırılmış, içe dönük politikalar benimsenmiştir. Tüm bu düzenlemeler devletçi ekonomik yapının temelleri şeklinde yorumlanabilir.
9) Özel sektöre kredi sağlaması için 1925’de sanayi ve maadin bankası kurulmuştur ki bu Türkiye’de kurulan ilk KİT uygulamasıdır. İzmir iktisat kongresi kararları doğrultusunda 1.000.000 TL sermaye ile 26 ağustos 1924’de iş bankası kurulmuştur, amacı kalkınmada devlete yardımcı olmak ve bireysel kredi ihtiyaçlarını karşılamaktır. İş bankası kurucusu M. Kemal’dir.
10) Bu dönemde kağıt para ve Osmanlı devleti parası olan altın ve gümüş paralar kullanılmıştır. 1924 ve 1925 yıllarında çıkarılan yasalarla (sırasıyla altın, gümüş) bu para sistemine son verilmiştir.

3) 1930-1939 DÖNEMİ
1) 1930’lardan sonra ülke devletçi ekonomik kalkınma politikasına başvurmuş ve 1933 yılından itibaren karma ekonomik modeli benimsemiştir. Bunun temelinde yatan etken Sovyet Rusya’dan etkilenme ve liberalizmden devletçiliğe doğru geçiştir. Burada dikkat edilecek nokta Keynes’den etkilenilmediğidir, zira Keynes görüşleri 1936 sonrasına tekabül eder.
2) Devletçilik politikasının uygulanmasının nedenleri; 1923-1929 arasında uygulanan politikaların yetersiz kalması, özel sermaye birikimlerinin yetersiz kalması, toplumun devlete olan güveni, nitelikli girişimcilerin eksikliği, Büyük Buhran’ın etkileri, Lozan konferansının kısıtlayıcı hükümleri, klasik yaklaşımın sorunları çözmede yetersiz kalması ve devletçi politika uygulayan ülkelerin başarıları (Rusya gibi)
3) Devlet bu dönemde başta tarım olmak üzere ekonomiye müdahale etmiş, dış ticaret açığının azaltılması ve dış ticaret dengesinin sağlanması önemli hedefler arasında yer almıştır. Bu amaçlar doğrultusunda devlet; korumacı uygulamalar yapmış, dış alımlara sınırlama getirmiş, kur rejiminde istikrarı ve denk bütçe sağlanması yolunda uğraş göstermiştir. Sıkı para politikası uygulanmıştır.
4) 11 Haziran 1930 tarihinde Merkez bankası kurulmuştur, merkez bankasının amaçları; iskonto oranını saptamak, para piyasasını ve para dolaşım hızını düzenlemek. Hazine işlemlerini ifa etmek. Türk parasının istikrarını sağlamaya yönelik hükümetle birlikte çalışma yürütmek (tam bağımsız değil yani) Merkez Bankası 1931 yılından itibaren faaliyete geçmiştir.
Merkez Bankasının bu dönemde uyguladığı politikalar;
– Evrak-ı nakdiyenin, merkez bankası banknotları ile değiştirilmesi,
– Para basma tekeli,
– Emisyon uygulamaları, (para basılmasından elde edilen gelirdir)
– İskonto uygulamaları,
– Faiz oranlarını belirleme,
– Döviz kurlarını belirleme
Sıkı para politikaları yanında maliye politikaları da uygulanmıştır.
Maliye politikaları açısından ise;
– Arazi ve muamele vergilerinde düzenleme yapılmış,
– Bina vergisi kabul edilmiş,
– Hava kuvvetlerine yardım vergisi konulmuş,
– Gümrük vergilerinde düzenleme yapılmış.
Tüm bu etkenler etkin bir şekilde gerçekleştirilerek bu dönemde bütçe denkliğine doğru yol alınmış ve başarı sağlanmıştır. 1933-1938 yılları arasında devlet dış borçlanma gereksinimi hissetmemiş yalnızca 50 milyon TL iç borç alınmıştır.
5) Devlet 1933 yılında birinci beş yıllık sanayi planını hazırlamıştır. Plan 1934 yılında uygulamaya konulmuştur. Plan mikro alanda faaliyet alanı bulmuştur (harrold domar modeli) Planın hedefleri;
– sanayi üretiminin geliştirilmesi ve üretim birimlerinin hızla kurulması,
– temel tüketim mallarının ithal edilmeyip, yerli üretim tarafından gerçekleştirilmesinin sağlanması (ithal ikamecilik),
– kurulacak sınai birimlerin demografik ve coğrafi konumlara göre belirlenmesi,
– stratejik önemi bulunan ve maliyeti yüksek kuruluşların devlet kanalı ile kurulması,
– sınai birimlerin ülke talebini karşılayacak kapasitede kurulması,
– Şeker, tekstil, kimya, maden işleme, cam, çimento, dokuma, demir-çelik endüstrileri gibi önemli sektörlerin geliştirilmesi ve devlet desteğinin endüstrilere sunulması,
– Emek ve hammaddenin etkin ve verimli kullanılması ( etkin olmayan tarım hayvancılık sektöründeki faktörlerin sanayiye kaydırılması gibi)
– Yatırım mallarının üretilmesi (ikincil hedef)
– İleri teknoloji projelerinin desteklenmesi,
– Ülkede yatırımın dengeli dağılması.
Devlet bu hedefleri gerçekleştirebilmek için şu kaynakları kullanmıştır;
– Sovyetler birliğinden sağlanan mali yardımlar (hibe),
– Devlet bütçesinden ayrılan pay (her yıl 6 milyon TL ayrılmış)
– Sümerbank, iş bankası, ziraat bankasından sağlanan krediler.
Plan çerçevesinde; pamuk, bakır, kimya, selüloz, demir-çelik vs endüstrilerde 20 adet firma kurulmuş ve fabrikalar üretime geçirilmiştir.
6) Birinci beş yıllık sanayi planı başarıya ulaşınca 1936 yılında ikinci plan hazırlanmıştır. (1939’da devreye girmesi düşüncesiyle) Bu planda daha fazla bütçe ayrılmış, madencilik, enerji sektörü, taş kömürü ocakları, makine endüstrisi, kimya endüstrisi, elektrik santralleri gibi alanlara yatırım yapılması düşünülmektedir. Ancak 2. dünya savaşı etkisiyle 1939 yılında bu plan uygulamaya geçirilememiştir.
7) 1930-1939 yılları arasında yine dinamik sektör tarım. 1930’lu yılların ortalarında %10.5 gibi bir rakama yükselen ekili tarım toprağı, 1930’ların sonuna gelindiğinde %13’e ulaşmıştır. Tarım sektörüne şu destekler sağlanmıştır;
– Ziraat bankasının tarım kredi faizlerini düşürmesi,
– Tarım kredisinde kolaylık sağlanması,
– 1932 yılında Ziraat bankasına bağlı toprak mahsülleri ofisinin kurulması,
– Hükümetin çiftçiye sübvansiyon sağlaması,
– Devletin yüksek fiyatla tarım ürünü alımı politikası,
– Çiftçi üzerinden alınan vergilerin azaltılması
8) Sanayi sektörü 1. beş yıllık sanayi planının etkinliği ile birlikte büyük sıçrama yapıyor. Teşvik yasasının da etkisi büyük tabi ki. 1939 yılında demir çelik sanayisi Karabük’te kuruluyor. 1939 yılı itibarıyla toplam iş yeri sayısında tarım sanayisi %40.3 ile ilk sırada gelirken, iş yeri başına üretimde birinciliği %31.3 ile madencilik göğüslüyor. Atılımı sağlayan büyük etkenler arasında madencilikteki 1933-1939 arası gelişme gösterilebilir.
9) Bu dönemde özel girişimleri desteklemek amacıyla bankalar kurulmuştur bunlar sırasıyla; Sümerbank (1933), İller bankası (1933), Etibank (1935), Denizbank (1937), Halkbank (1938) Tüm bu bankalarla birlikte Ziraat bankası ve İş bankasının stratejik faaliyetleri ile merkez bankasının bankalar arası koordinasyonu sonucunda bankacılık sektörü hızlı bir gelişim göstermiştir.
– Sümerbank; yatırımların sağlanması için kaynak meydana getirmek, devlet adına sanayi kuruluşları açmak ve işletmek temel amaçlarıdır.
– Etibank; yer altı kaynaklarının etkin kullanımını sağlamak, madenlerin işlenmesini sağlamak, maden sektörüne kredi sağlamak, MTA’ya (MTA 1935’de kuruldu) faaliyetlerinde yardımcı olmak, taş kömürü ve bakır işletmelerinin devletleştirilmesini gerçekleştirmek (1936’da gerçekleştirdi)
– Halkbank; küçük esnafa ve ticarethanelere kredi olanağı sağlamak amacıyla kuruldu.
– İller bankası; dönemin altyapısı eksikliğini gidermek amacıyla kurulmuştur.
– Denizbank; deniz işletmelerine kredi sağlamak amacıyla kuruldu.
– Dönem içinde Türkiye Sınai Bankası kuruldu ki tek özel banka olma statüsündedir. Yorumsal süreç açısından %100 devletleşmenin olmadığına delil gösterilebilir.
Dönem içinde bankacılık sektörüne ilişkin 3 kanun çıkıyor; -ödünç para verme kanunu, -mevduat türlerinin karşılık kapsamına alınmasına ilişkin kanun, -halk bankasının kurulmasına dair kanun
10) 1929 Büyük Buhran sebebiyle ülkeler arası ticaret çöküyor. Türkiye bu dönemde akıllı davranarak korumacı bir politika benimsiyor, ithal ikameci politika, dış ticaretin ülke bazlı gerçekleştirilmesi sayesinde açık vermemeye yönelik politikalar, ithalat kotalarının ve tarifelerinin uygulanması. Dönemde dış ticarette benimsenen en etkili yöntem kriling sistemidir. Kriling sistemi ikili sözleşmeler yapılarak dış ticaret açığı vermemeye yönelik uygulanan politikalardır. Bu sebeple 1933-1938 yılları arasında dış ticaret açığı yaşanmamıştır. Kriling sistemi 1938 yılından itibaren etkisini kaybediyor sebebi ise kriling sistemine yalnızca birkaç ülkenin yaklaşması (Almanya başta) ikinci sebep ise ihraç ettiğimiz malların zamanla fiyatlarının yükselmesi sonucu dış talebin azalmasıdır. (maliyetleri yeterince düşüremediğimiz için fiyatlarımız yüksek adam da gidip senle değil diğeriyle kriling imzalıyor.)
11) 1933-1939 yılları arasında tarımda %57.6 oranında büyüme, sanayide %62.9 oranında bir büyüme gerçekleşiyor. Milli gelir ise 1933 yılından 1939 yılına dek %51 oranında artmıştır. Tüm bu başarılar 1923-1940 yılları arasına genellendiğinde süper üçlü sayesinde gerçekleşmiştir ki bu üçlü; sıkı para politikasının uygulanması, dış dengenin sağlanması, denk bütçenin sağlanmasıdır. (üçlü denge)
12) Bu dönemde savaşılan olgu deflasyondur. Sebebi arz fazla iken talep oldukça düşüktür, devlet bunu engelleyebilmek amacıyla planlı devletçilik politikasını gütmüştür.

4) 2.DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ (1940-1945)
1) Bu dönemde tüm dünyada ekonomik bunalım söz konusu. Ekonomik durgunluğun temel nedenleri; yetişkin nüfusun askere alınması ve işgücünün azalması, buna bağlı olarak üretimde yaşanan düşüşler, bütçenin savunma harcamalarına aktarılması ve dolayısıyla ikinci beş yıllık sanayi planının uygulamaya konulamamasıdır.
2) Bu dönemde şu önlemler alınmıştır;
– Katı fiyat denetimi yapılmış, fiyatlar genel seviyesi sabit tutulmaya çalışılıyor,
– Tarım ürünlerine düşük fiyatla el konuluyor,
– 1940 yılında milli üretimi korumak amacıyla Milli koruma kanunu çıkarılıryor,
– İthalata sınırlama ve ihracata teşvik getiriliyor,
– Ticaret ve iaşe ofisleri kuruluyor,
– Vergiler artırılıyor.
3) Milli koruma kanununa göre;
– Çalışma süreleri artırılıyor,
– Gerekli görüldüğü taktirde özel işletmelere el konulabilir,
– İthalat fiyatları düşürülmeli, ihracat fiyatlarında asgari rakamlar belirleniyor,
– Tüketim malları vesika (karne) ile verilmesi,
– 1942 yılında varlık vergisi kanunu yürürlüğe giriyor. Akabinde olağanüstü servet vergisi getiriliyor. Vergilerin sebebi kamu harcamalarının karşılanması içindir. Varlık vergisi 1944 yılında kaldırılıyor.
– 1944 yılında toprak mahsülleri vergisi getiriliyor bu da 1946 yılında kaldırılıyor. (çiftçiden alınan dolaysız vergidir.)
4) Tarımdaki gelişmeler; tarım ürünleri düşük fiyatla alınıyor, toprak mahsulleri vergisi uygulanıyor, Tarsus ırmağı regülatörü kuruluyor, Bursa gölbaşı barajı faaliyete geçirildi, tarım kredileri artırıldı.
5) Sanayi sektöründe 1940 yılında İzmit kağıt fabrikası faaliyete geçiyor.
6) Dış ticaret sekteye uğruyor, hem ihracat hem de ithalat dibe vuruyor ancak ithalat o kadar düşüyor ki bu dönem en yüksek dış ticaret fazlası verilen dönemdir. (1930-1940 arasında da dış ticaret fazlamız var ama bu daha fazla)
7) Ekonomik büyüme 1939 yılına göre 1940’da %8.9 artar iken, 1945 yılında %27’lik bir düşüş yaşanıyor.

5)1946-1960 DÖNEMİ
1) Bu döneme dek uygulanan korumacı politikalar bu dönemde terk edilmiştir. Bunda hem çok partili dönemin yaşanması hem de dünya devletlerinin top yekün aynı politikayı izlemesi yer alır. Böylece serbest ekonomiye geçiş süreci başlamıştır. Bu şekilde uygulanan liberal politikalar; enflasyon, dış ticaret açıkları ve bütçe açıkları gibi olumsuz sonuçları beraberinde getirmiştir.
2) Bu döneme genel bakış;
– Tarım sektöründe üretimi destekleyen ve fiyatları artırıcı politikalar benimsenmiş,
– Sanayi sektöründe özel şirketlerin desteklenmesi amaçlanmış,
– Ulaşım, sağlık, eğitim, altyapı gibi hizmetlerin daha iyi koşullarda sağlanması hedeflenmiş,
– Uluslar arası ekonomik girişimlere dahil olma amacı güdülmüş,
– Kentleşmeye önem verilmiş, ayrıca kırsal kesimin kalkınması da amaçlanmıştır.
3) -Türkiye’de yabancı sermayeye ilişkin ilk düzenleme 1925 yılında yürürlüğe giren menkul kıymetler ve kambiyo borsaları kanunudur. Bu kanunla ülkeye döviz girişi düzenlenmiştir.
– İkinci düzenleme 1930 yılında çıkarılan Türk parasının kıymetini koruma kanunudur ki bu kanunla döviz ve sermaye hareketleri denetlenmiştir. (yani bu 2. düzenleme yabancı sermayeye karşı bir düzenleme)
-Türkiye’ye döviz dışındaki alanlarda da yabancı sermaye girişlerine izin veren ilk yasal düzenleme 1954 yılında yürürlüğe giren yabancı sermayeyi teşvik kanunudur. (bu kanun ocağımıza incir ağacı dikecek)
4) Dünya ekonomisine dahil olma ve dış ticarette etkin bir yer edinme amacıyla Türkiye 1947 yılında IMF, Dünya bankası ve Avrupa iktisadi iş birliği örgütüne üye olmuştur.
5) 1930’lu yıllarda fiyatlar genel seviyesi düşme eğilimindeyken 2. dünya savaşı ile birlikte enflasyon yaşanmış ve dolayısıyla ihracat oldukça düşmüştür. Hükümet ihracat rakamlarını artırmak için 7 eylül 1946 tarihinde devalüasyon yapmıştır. Alınan kararla;
– TL’nin yabancı paralar karşısında değeri düşürülmüş (1$=130 kuruştan 1$=282 kuruşa yükseltilmiş)
– İthalatçı birlikler kaldırılmış, ithal edilebilecek mal sayısı artırılmıştır
– Yabancı sermaye kısıtlamaları kaldırılmıştır,
– Gümrük tarifeleri hafifletilmiştir.
6) Bu dönemde 2. dünya savaşından olumsuz etkilenen ülkelere destek amacıyla ABD dış işleri bakanı Marshall tarafından hazırlanan Marshall planı (1948-1951 arası yürürlükte) devreye giriyor ki Truman doktrininin devamı niteliğinde kabul edilir. (Truman dönemin ABD başkanı) Bu plan çerçevesinde Türkiye’de yardım alıyor ve Türkiye’nin rolü tarım ve madencilik sektöründe gelişim sağlamak olarak belirlenmiştir. Marshall planı ile yeni devletçilik anlayışı benimsenmiş, bu anlayış dahilinde;
– Türkiye İktisadi kalkınma planı (1947)
– Yabancı sermaye teşvik kanunu (1948)
– Türkiye sınai kalkınma bankasının kurulması (1950)

7) IMF ve Marshall planının etkisiyle 1947 yılında Türkiye İktisadi Kalkınma planı hazırlanmıştır. Süleyman Vaner tarafından hazırlandığı için Vaner planı olarak da bilinir.
Bu planla birlikte;
– Enerji, ulaştırma ve tarım sektöründe yatırımlar artırılması (bu dönemde ulaştırma ve haberleşme sektörü tüm kamu harcamalarının %44’ünü kapsar.)
– Özelleştirmeye destek verilmesi (özelleştirmenin başlangıcıdır)
– Kırsal kesimin ekonomik standartları yükseltilmeye çalışılmıştır.
(gerçek kalkınma planı sayılmaz birinci beş yıllık kalkınma planı ilk kalkınma planımız)
8) 22 kasım 1948 tarihinde sendika ve odaların çabaları ile İzmir iktisat kongresinden sonra 2. iktisat kongresi düzenlenmiştir. Devlet kongreye dahil olmamıştır bu nedenle etkisi beklendiği kadar büyük olmamıştır. Kongrede ekonomik gelişememenin en büyük nedeni devletin ekonomiye müdahalesi olarak görülmüştür.
9) 4 ağustos 1958 tarihinde devalüasyon ve moratoryum yaşanmıştır. Dış piyasalarda yaşanan durgunluk ve iç piyasalarda görülen daralma dış borcu artırmıştır. 256 milyon dolara ulaşan dış borcu ödemede zorluk çeken ülke moratoryum ilan ederek devalüasyon yapmıştır. 4 ağustos kararları ile iç fiyatlarda istikrar sağlamak (enflasyon artışını engellemek) ve ödemeler bilançocusunu dengeye getirmek amaçlanmıştır. Enflasyonist baskıların azaltılması için sıkı para ve sıkı maliye politikaları uygulanmış, vergiler artırılmıştır.
Devalüasyon ile 1TL=0.11$ olarak belirlenmiştir. Ayrıca IMF ile anlaşılan paket dahilinde çoklu döviz kuru uygulanmıştır. (ithalatta farklı döviz kuru, ihracatta farklı döviz kuru yani farklı ülkelere farklı döviz kuru uygulaması)
10) Tarım bu dönemde istenilen düzeye gitmiyor. 1945 yılında çiftçiyi topraklandırma yasası çıkarılıyor. Marshall planı dahilinde traktör sayısı artırılıyor, yine Marshall ve Vaner planı etkisiyle tarım sektörüne verilen kredilerde artış gözleniyor.
11) 1946-1953 yılları arasında sanayide yaşanan gelişmeler;
– Türkiye sınai kalkınma bankası kuruluyor,
– özel kesime dayalı sanayi teşvik ediliyor,
– kamu iktisadi teşebbüsleri kuruluyor,
– kamu kesimi sanayi kuruluşlarının verimliliklerinin artırılması,
– altyapı, enerji ve haberleşme gibi alanlarda gelişmeler yaşanıyor,
– ara malların üretimi artırılıyor,
– ithal ikameci politikalar uygulanıyor (???)
12) Dünya bankasının desteği ile 1950 yılında kurulan Türkiye sınai kalkınma bankasının amaçları;
– özel kesim sanayi kuruluşlarına destek vermek, yeni sanayi sektörü alanları meydana getirmek,
– yerli ve yabancı ortak sermayeli sanayi kuruluşlarını teşvik etmek,
– kredi olanakları sağlamak,
– üretimin yurt içinde yapılmasını avantajlı kılacak önlemler almak,
– sanayinin yoğunlaşmış alanlarda yapılmasını teşvik etmek
13) Bu dönemde kurulan kamu iktisadi teşebbüsleri;
– MKE 1950 yılında
– gübre kurumu 1952 yılında
– et balık kurumu 1952 yılında
– Türkiye çimento kurumu -1953 yılında
– Türkiye petrolleri anonim ortaklığı -1954 yılında
– Devlet malzeme ofisi -1954 yılında
– Selüloz ve kağıt kurumu 1955 yılında
– Demir- çelik kurumu- 1955 yılında
– Türkiye kömür işletmeleri kurumu 1957 yılında
14) Enerji sektöründe TPAO’nun kurulması ile ham petrol üretiminde önemli artışlar görülmüştür. Hidroelektrik elektrik enerjisi üretmede de artış yaşanmıştır.
15) Hizmet sektörü savaş sonrasında gelişim göstermiştir. Bunun sebepleri; nüfus artışı, şehirleşme oranının artışı, toplumsal ihtiyaçların artması (eğitim, sağlık gibi), sanayileşme hareketlerinin artması olarak görülebilir. 1954-1959 yılları arasında; Hizmet sektörü içinde en yüksek pay ticaret sonra sırasıyla devlet hizmetleri, ulaştırma ve haberleşme hizmetleridir.

6) PLANLI KALKINMA DÖNEMİ (1960-1980)
1) Ekonomi kalkınma politikaları ile yönetilmiştir. İthal ikameci politika uygulanmıştır. Kalkınma planları bu dönemde 4 kez hazırlanmış ve uygulamaya konulmuştur. (10. kalkınma planı 2014-2018 ve sadece 2007-2013 arasında 7 yıllık olarak uygulanmış gerisi 5 yıllık) İlk 4 kalkınma planının ortak özellikleri;
– ekonominin tarihsel gelişimi göz önünde tutularak değerlendirilmektedir,
– toplum yapısına uygun çözümleri sağlayacak şekilde hazırlanmıştır,
– ana hedef ve temel kriter ekonomik büyüme oranındaki değişimlerdir,
– kalkınma planlarında sanayi sektörüne öncelik verilmelidir.
2) Kalkınma planlarının hazırlanmasına neden olan unsurlar; aşırı enflasyon, sürekli dış ticaret açığı, sermayenin etkin kullanılamaması, dış çevrenin baskıları (IMF), ekonomik dalgalanmalardan etkilenmeyecek istikrarlı bir yapıya ulaşma isteği.
3) İlk uygulamaya konulan kalkınma planı 1963 yılı, sonra her 5 senede bir tane geliyor. İstisnalar ise; 3-4, 4-5, 6-7 ve 8-9 arasında birer yıl boşluk var ve 9. plan 7 sene. Yani;
(63-67, 68-72, 73-77, 79-83, 85-89, 90-94, 96-00, 01-05, 07-13, 14-18)
4) Birinci beş yıllık kalkınma planı 1963-1967 yılları arasında uygulamaya koyulmuştur. Ana hedef büyüme ve %7’lik oran ön görülmüştür. Nüfus artış hızının düşürülmesi, gelir dağılımında adaletin sağlanması, tasarrufların artırılması, işsizliğin azaltılması, para ve sermaye piyasasının geliştirilmesi gibi hedefler de var. Genel anlamda başarı sağlandı.
5) İkinci beş yıllık kalkınma planında (1968-1972) da temel hedef yıllık %7’lik bir büyüme ve dönem sonunda %40’lık artışa ulaşma. Bunun dışında ekonominin dışa bağımlılığının azaltılması, kalkınmanın dengeli ve adaletli sağlanması için kişi başı milli gelirin 2600 liradan 3200 liraya çıkarılması da diğer hedefler. 1970 yılında arzın talebi karşılayamaması sebebiyle bunalım yaşandı ve 10 ağustos 1970’de devalüasyon yapılarak 1$ 15 lira olarak belirlendi. (3. devalüasyondur, 1946-1958-1970)
6) İlk iki planda tarımda büyüme hedefi %5.7 ancak 1970 devalüasyonu ile bu oran yakalanamamış ve %3.8’de kalmış.
7) Sanayi sektörü ilk 2 planlama döneminde sürükleyici sektördür. Hem özel hem kamu teşvik edilmiş, kredi kolaylıkları sağlanmış ve vergi kolaylığı getirilmiştir.
8) Bankacılıkta ise; 1963 yılında sınai yatırım ve kredi bankası, 1964 yılında amerikan – Türk dış ticaret bankası kurulmuştur.
9) Üçüncü beş yıllık kalkınma planı 1973-1978 yılları arasında uygulamaya konuluyor, ilk iki plandan farklılıklar var sebebi ise sanayi sektöründe istenen hedefe ulaşılamaması, dünya finansal piyasalarında yaşanan ekonomik bunalımlar (petrol krizi), 12. mart 1971 askeri harekatı ve Avrupa ekonomik topluluğunun önerileri sayılabilir. Üçüncü beş yıllık kalkınma planının temel hedefi yıllık %9 büyüme, sanayinin milli gelirdeki payının %40’a çıkarılması ve bunun sonucunda tarımda istihdam edilenlerin azaltılarak sanayi sektöründe çalışanların payının arttırılması, tasarrufların arttırılması ve dışa bağımlılığın azaltılması da hedefler arasında. 1,2 ve 4. planlarda hedeflerde vergi yükü azaltması varken 3. planda vergi yükü arttırılmayı ön görmekte, bunun sebebi Kıbrıs savaşıdır.
10) 1979 yılında dördüncü plan devreye girdi, devreye girdiği dönem rezalet, dış açık çok, büyüme yavaşlamış, işsizlik ve enflasyon artmış. Bu nedenle hedef ekonomik gelişmenin hızlandırılması, ileri sanayileşmenin gerçekleştirilmesi, dış borçların azaltılması, teknolojinin geliştirilmesi gibi hedefleri ön görmüştür. Büyüme hedefi yıllık %8.2. (1 ve 2 de %7 3’de %9 du)
11) 1925-1980 arası nüfus; ilk sayım 1927’de (ilk tarım sayımı da bu yıldaydı) 13 milyon kişi, ikinci sayım 1935’de ve 16 milyon kişi bundan sonra her 5 yılda bir sayım yapılıyor. 1990 yılından itibaren 10 yılda bire düşürülüyor. En çok nüfus artışı 1927-1935 arasında, en düşük artış hızı ise 1940-1945 yılları arasında. (savaş var ondan)

7) 1980-1990 DÖNEMİ
1) 1980 sonrası küreselleşme hız kazandı ve doğal olarak liberal politikalara dönüş yaşandı, dışa açık ekonomi benimsendi.
2) 24 ocak 1980’de yani 4. plan içerisindeyken Ortodoks istikrar (ekonomik dönüşüm) kararı uygulamaya konuldu, bununla birlikte kamu kesiminin etkinliğinin azaltılarak, özel sektörün bu görevi üstlenmesi amaçlanıyor, ithalatı artırıcı ve yabancı sermayenin ülkeye çekilmesini sağlayacak düzenlemeler yapılmıştır. (ara madde, ham madde ithalatı)
3) 24 ocak kararlarına ek olarak bu dönemde IMF ile standby imzalanıyor. Stand by ile birlikte para arzının kısılması, serbest faize geçilmesi, Türk lirasının yüksek oranda devalüe edilmesi, açık kapatmaları için KİT’lere zam yapma yetkisinin verilmesi gibi önlemler alınmış, 1981 yılında günlük döviz kuru uygulanmaya başlanmış ve Sermaye piyasası yasası yürürlüğe girmiştir. Bu süreç içerisinde 1980 yılında %107 oranında olan enflasyon 1982 yılında %25 oranına gerilemiştir.
4) Türkiye’de 1982 yılında ilk finansal kriz yaşanmıştır. Bunun sebebi küçük bankaların faiz yarışına girmeleri ve sıkı para politikalarının uygulanmasıdır.
5) 24 ocak kararlarının olumlu etkileri; ithalat kısıtlamalarının azaltılması ile devletin gümrük vergisi kazancının artması, ihracat da devalüasyon ile artışa geçiyor ve 1979’da %3 civarındayken 1987’de %16 dolaylarına çıkıyor. Olumsuz etkisi ise girdiler nedeniyle fiyatların artmasıdır.
6) 1986 yılında borsa kuruluyor ve merkez bankası 1987 yılında açık piyasa işlemlerine başlıyor.
7) 1985-1989 yılları arasında 5. plan uygulanıyor. Diğer planlar gibi büyüme temel hedef, dışa açık politika, AET ile kriz sonrası bozulan ilişkileri düzeltmek, ülkeye sıcak para girişi sağlamak gibi hedefler var. Yıllık %6.3 büyüme hedefleniyor. ( 7-7-9-8.2-6.3 ilk 5 planda hedefler)

8)1990-2000 DÖNEMİ
1) 1990-1994 yılları arasında uygulamaya konulan 6. plan; rekabete açık ekonomi modeli benimseniyor, enflasyonla mücadelede talep kontrolüyle birlikte arzın arttırılmasını sağlamak, sanayi sektöründe kısa dönemde üretimi arttırıcı yatırımlar yapmak, yıllık %7 büyüme gerçekleştirmek

Anayasa Ders Notları KPSS A

Burdan İndrin: 01-_Anayasa_Hukuku-libre

~Kaynak: https://ankara.academia.edu/FurkanG%C3%BCvenTa%C5%9Ftan

Some content on this page was disabled on January 31, 2019 as a result of a DMCA takedown notice from Furkan Güven Taştan. You can learn more about the DMCA here:

https://wordpress.com/support/copyright-and-the-dmca/

Burdan: https://yadi.sk/d/KcTDNGIqCKf8y

~Kaynak: http://www.geliruzmanligi.com/2013/11/isletme-iktisadi-notu-indir-gelir-uzmanligi.html