Görsel
Medeniyetler Çatışması
tezi, Huntington’un tezi yayına hazırladığı günden beri dünyanın
birçok yerinde b
üyük yankı uyandıran ve büyük tartışmalara yol açan bir çalışmad
ır.
Antitezinin de kendisi kadar tartışmalı ol
duğu
Medeniyetler Çatışması
tezi
, dünya siyasetinin
yeni bir safhaya girdiğini ve yeni realitelerin doğmakta olduğunu vurgulamaktadır. Yeni
safhada bir mücadele modelinin önerildiği giriş ile başlayan
Medeniyet
ler Çatışması
tezi
,
medeniyetlerin tabiatı konusunda açıklamalarda bulunurken, medeniyetlerin neden
çatışacaklarını ve medeniyetler arasındaki fay hatlarının neler olduğunu açıklamaya
çalışmaktadır.
Akraba
Ülke sendromu bağlamında medeniyet saflaşması konu
suna eğilen
T
ez, Batı ve diğerleri arasındaki mücadeleye de yer vermektedir. Tez ayrıca,
bölünmüş/parçalanmış ülkeler, Konfüçyen
İslami bağlantı ve yeni safhanın Batı için
getirilerini konu edinmektedir.
Huntington
tezini, yeni dünyada mücadelenin temel k
aynağının ideolojik ve ekonomik
sebeplerden ziyade insanlık arasındaki bölünmeler
in
ve
kültürlerin oluşturacağı üzerine bina
etmiştir. Yazar’a göre ulus
devletler, dünyadaki olayların en güçlü kaynağı olacak, bununla
birlikte küresel siyasetin asıl mücadel
elerinin farklı medeniyetlere mensup grup ve milletler
arasında cereyan edecektir. Medeniyetler arasındaki mücadele,
çağdaş dünyadaki
mücadelenin dönüşümünde en son mertebe olacak, Batı ile Batılı olmayan milletler arasında
ve Batı
dışı medeniyetlerin kend
i aralarındaki etkileşim, uluslararası siyasetin merkez
noktasını oluşturacaktır.
Çalışmasının içeriğine ağırlıkla
medeniyet
vurgusu bağlamında belirleyen Yazar,
çalışmasında medeniyet tanımlamasında bulunarak, medeniyetin, kültürel bir varlık olduğunu
ifa
de ederken, dil, tarih, din, adetler, kurumlar gibi ortak objektif unsurlar vasıtasıyla
insanların sübjektif olarak kendi kendilerini teşhis etmeleri
olduğunu belirtmektedir. Yazar’a
göre insanlar, çeşitli kimlik seviyelerine sahip bulunmaktadır. Buna göre
bir kişinin üyesi
olduğu medeniyet, onunla kendisini kuvvetle teşhis ettiği en geniş kimlik seviyesini
oluşturmaktadır.
Yazar’a göre medeniyet kimliği, gelecekte oldukça önemli bir hale gelecek ve dünya
gelecekte belli başlı yedi veya sekiz medeniyet ara
sındaki etkileşimle şekil alacaktır.
Bunlardan en önemlileri ise, İslam, Konfüçyanizm, Batı, Japon, Hint, Slav
Ortodoks,
Latin
Amerika ve Afrika medeniyetleridir. Yazar’a göre geleceğin en mühim mücadeleleri, bu
medeniyetlerin birini diğerinden ayıran kült
ürel fay kırıklıkları boyunca meydana gelecektir.
Çünkü medeniyetler arasındaki farklılıklar, sadece hakiki değil, esastır. Medeniyetler
birbirlerinden tarih, dil, kültür, gelenek ve din yoluyla farklılaşmaktadırlar. Bu farklılıklar ise
asırların ürünüdür.
İkinci olarak, dünya gittikçe saha küçük bir yer haline gelmektedir. Farklı medeniyetlerin
insanları arasındaki etkileşimler gittikçe artmakta, bu artan etkileşimler, medeniyet
şuurunu
ve
medeniyetlerin kendi bünyelerindeki müşterekliklerin yanı sıra med
eniyetler arasındaki
ayrılıkların fark edilmesini güçlendirmektedir. Üçüncüsü, dünya çapındaki sosyal değişme ve

2
ekonomik modernleşme süreçleri insanları çok eski mahalli kimliklerden koparmakta, bunlar
aynı zamanda, bir kimlik kaynağı olarak ulus
devletle
ri zayıflatmaktadır. Böylece,
dünyanın
birçok yerinde “fundeme
ntalist” diye adlandırılan aşırı hareketler
boy göstermeye
başlamaktadır.
Dördüncü olarak, medeniyet şuurunun gelişmesi Batı’nın iki yönlü rolü
sayesinde güçlendirilmektedir. Batı, bir yandan gücünün zirvesindeyken, Batılı olmayan
medeniyetler arasında ise ecdat şuuruna geri dönüş yaşanmaktadır. Beşinci olarak, politik ve
iktisa
di alanlara nispetle, daha az değişim gösteren kültürel özellik ve farklılıkların uyuşma ve
ayrışmaları daha da kolaylaşırken, ekonomik bölgecilik de gittikçe artmaktadır.
Yazar’a göre, insanlar kimliklerini etnik ve dini terimlerle tanımladıkça ortaya “b
iz” ve
“öteki” olgusu çıkmaktadır. Bu, medeniyetler arasında bir çatışma ihtimali ortaya
çıkarmaktadır. Huntington’a göre medeniyetlerin çatışması, iki seviyede ortaya çıkacaktır.
İlkin mikro seviyede, mücavir gruplar medeniyetler arasındaki fay kırıklıkla
rı boyunca toprak
ve birbirleri üzerinde kontrol kurmak için çoğu zaman şiddetli mücadele vermektedirler.
Makro seviyede ise farklı medeniyetlere mensup devletler göreceli bir askeri ve ekonomik
üstünlük uğruna
rekabet etmekte, uluslararası kuruluşlar ve ü
çüncü taraflar üzerinde kontrol
sağlamak üzere mücadeleye girişmekte ve kendi şahsi siyasi ve dini değerlerini rekabetçi bir
anlayışla ortaya çıkarmaktadır.
Huntington’a göre medeniyetler arasındaki farklar, oldukça önem arzetmektedir. Çünkü bu
farklılıkla
r, medeniyet şuurunu artırmaktadır. Medeniyetler arası mücadele, hâkim küresel
mücadele tarzı olarak ideolojik ve diğer mücadele biçimlerinin önüne geçecektir. Tarihi
olarak Batı medeniyeti içinde neşvünema bulan uluslararası ilişkiler, gittikçe Batılı çiz
giden
uzaklaşacak ve Batılı
olmayan medeniyetler,
küçük bir obje olmaktan çıkarak, temel aktör
olma konumuna yükselecektir.
Uluslararası alanda başarılı politika, güvenlik ve ekonomi kuruluşları medeniyetler arası
olmaktan çıkarak medeniyetler içinde geli
şecek, farklı medeniyetlere mensup gruplar
arasındaki mücadele, aynı
medeniyete
mensup
gruplar arasındaki mücadelelerden daha sık,
daha kuvvetli ve daha şiddetli olacak, bu şiddetli mücadelelere dönüşerek, farklı medeniyetler
arasındaki savaş ihtimalini ar
tıracaktır.
Yazar’a göre, dünya politikasının temel odağı, Batı ve diğerleri arasındaki ilişkiler olacak,
Batılı olmayan kimi yırtık/parçalanmış ülkelerdeki elitler ülkelerini Batı’nın bir parçası
yapmaya çalışacaklar,
muhtemel bir merkezi mücadele mihrak
ı Batı ve İslam
Konfüçyanizm
arasında vücut bulacaktır.
Huntington, kitabında, bahsettiği bu çatışma tehdidini
n
ortadan kaldır
ılması
ve onunla
mücadele
edilmesi için bazı yöntemler geliştirmektedir. Buna göre, Avrupa ve Amerika
dayanışma içinde olmalı, kü
ltürleri Batı’ya yakın olan, Yakın Doğu Avrupa ve Latin Amerika
Batı’ya dahil edilmeli, Rusya ve Japonya ile işbirliğine daha açık ve yakın olunmalı,
medeniyetler arasında gerçekleşen mahalli mücadelelerin küresel savaşlara dönüşebileceği
kışkırtmalardan u
zak kalınmalı, Konfüçyen ve İslami devletlerin askeri kapasiteleri
minimuma indirilmeli, Doğu ve Güneybatı Asya’daki askeri üstünlük sürdürülmeli,
Konfüçyen ve İslami devletler arasındaki farlılıklar ve ihtilaflar kullanılmalı,
Batılı değer ve
menfaatlere
yakınlık duyan diğer medeniyetlerdeki gruplar desteklenmeli, Batılı değer ve
menfaatleri yansıtan ve meşrulaştıran uluslararası kuruluşlar güçlendirilmeli ve Batılı

olmayan devletler, bu kuruluşlara daha fazla karıştırılmalıdır.

 

*Kaynak: http://yusufsayin.com.tr/